Üzümün İçindeki Mucize: Resveratrol

Bitkiler insanlar için adete şifa deposu diyebiliriz. Özellikle siyah üzümde bolca bulunan “resveratrol”
tam bir mucize diyebiliriz. Bu bileşik aslında bitkinin kendisini hastalıklara karşı korumak için ürettiği
bir maddedir. Fakat araştırmalar gösteriyor ki insan sağlığı içinde oldukça faydalı bir bileşik.
Eski yıllardan beri Polygonum cuspidatum bitkisinin köklerinden özütlenerek, Japonya ve Çin’de halk
tarafından “kojo-kon” adıyla bilinen geleneksel bir ilaç olarak; hipertansiyon, damar tıkanıklığı, cilt
iltihabı ve alerji gibi birçok hastalığın tedavisinde resveratrol kullanılıyormuş.

Son yıllardaki araştırmalara göre de birçok hastalık için faydalarını sayabiliriz:
Kanser karşıtı: Resveratrol ile ilgili araştırmaların büyük çoğunluğu kanser üzerine yoğunlaşmış olup;
bu bileşiğin, kanserin pek çok aşamasında durdurucu ve engelleyici özelliği olduğu belirlenmiştir.
Ayrıca bu bileşiğin, eşsiz bir hücre yok etme sistemine sahip olduğu ve kanser hücrelerini öldürdüğü
bildirilmiştir. Büyük bir mucize değil mi?

Kalp sağlığında etkili: Resveratrolün koroner kalp hastalıkları riskini azalttığı söyleyebiliriz. Kalple ilgili
zararın genellikle temel sebebi damar tıkanmasıdır. Üzümdeki polifenoller damar tıkanıklığının önüne
geçerek kalp sağlığını korumada oldukça etkilidirler.

Kolesterol düşürücü: Birçok araştırıcı, resveratrolün, total kolesterol ve kötü kolesterol dediğimiz
LDL’yi düşürmede kısmen sorumlu olduğunu bulmuştur. Resveratrolün antioksidan özelliği sayesinde
LDL’nin oluşturabileceği kötü etkileri azalttığı düşünülmektedir.

Bu etkilerinin dışında, son yıllarda yapılan çalışmalar, resveratrolün Alzheimer hastalığı üzerinde
iyileştirici etkisinin olduğunu göstermiştir. C vitamininden 20, E vitamininden ise 50 kat daha fazla
etkili bir antioksidan olduğu için immün sistemi güçlendirmektedir. Damar genişlemesine yardımcı
olarak kan akımının rahatlamasını sağlayan nitrik oksit sentezini artırmaktadır. NE kadar da çok
faydasını saydık öyle değil mi?

Doğanın bu etkili gücüne ulaşmak aslında bizim topraklarımızda çok mümkün. 72 bitki türünde
resveratrolün üretilebildiği belirlenmiş. Bu bitki türlerinden; asma, dut, yaban mersini, yer fıstığı ve
Antep fıstığı en başta gelenlerdir. Özellikle asmalar hem yöremizde çokça yetişmesi hem ulaşılması
kolay olması açısından bizim için iyi bir resveratrol kaynağı. Sadece yaz mevsiminde değil, kışın da
üzümden yapılmış sirkeyi, pekmezi, pestili yediğimiz zaman yine bu saydığımız sağlık etkilerine
ulaşabiliyoruz.

O zaman mevsiminde çekirdeklerini çiğneye çiğneye üzümümüzü yiyoruz; fazlasını da kurutuyoruz,
pestil yapıyoruz, pekmez yapıyoruz. Vücudun ihtiyacı kadar kararında yiyoruz, şifalanıyoruz.

Etiketler : 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir